70 Yıldır Dikiş Makinasının Başında bir Başarı Hikayesi


İsmet Erşahin, dışarıdan bakıldığında küçük bir dükkânda sökük diken mahalle terzisi gibi duruyor. Dikiş makinesinin başına 6 yaşında oturan Erşahin, Koton ve Derimod gibi markaların sahipleriyle birlikte iş hayatına atılmış ve 70 yıllık bir deneyim biriktirmiş.
Sivas Kangal'da 5 çocuklu bir ailenin en küçüğü olarak dünyaya gelir İsmet usta. Herkesin ısmarlama giyindiği dönemlerde ailesi 'çok para kazansın' diye 6 yaşına basar basmaz terzinin yanına çırak verir onu. Herkesin mektebin yolunu tuttuğu bir yaşta, iş hayatına atılmasını bir kazanç olarak görüyor usta. Bahsini ettiği bu kazancı ise "Askere gidene kadar ısmarlama ceket, hatta damatlık dikecek kıvama geldim. Okula gidenler benim yanıma çırak oldu." şeklinde özetliyor. Ustasına da biraz sitemkâr: "Mehmet usta, elime iğneyi ve ipliği vermekten başka bir şey yapmadı. Bir gün Suriye'den kaçak İngiliz ceketleri geldi. Ceketlerin iç cepleri sanki dikiş değmemiş gibi duruyor. Mehmet usta da böyle ceplerin nasıl dikildiğini biliyor. Ben de öğrenmek istedim ama öğretmedi. Ertesi gün sabah namazı sonrası dükkâna geldim gizlice. İngiliz ceketlerinin astarını söktüm ve cepleri nasıl diktiklerine baktım. Elimde o gün provaya yetiştireceğim bir takım vardı, onun ceplerini aynen İngiliz ceketlerinde olduğu gibi diktim. Müşteri provaya gelip ceketi denediğinde Mehmet usta şoke oldu. Hatta müşterinin yanında takdir etmesi gerektiği yerde, 'Bunu sen nasıl öğrendin?' diye bağırdı bana..."
20 yaşına kadar durduğu Sivas'tan ise askerlik sonrası ayrılır İsmet usta. Hayatına ve mesleğine doğup büyüdüğü yerde devam etmek isteyen delikanlı İsmet, asker dönüşü evlenmeyi kafasına koyar. Ancak işler istediği gibi gitmez. Çünkü ailesi sevdiği kızı almaz. O da İstanbul'un yolunu tutar.
Koton'da emeği var
Sene 1957... İsmet usta, o tarihlerde tekstilin merkezi olan Beyoğlu'na gelir. Ermeni bir hemşerisi vardır, birlikte atölye açarlar... Kısa sürede piyasanın tozunu attırır; çizip kestiği kıyafet kalıpları terziler ve hazır giyimciler tarafından oldukça tutulur. Mesela Koton'un sahibi Yılmaz Yılmaz, sektöre onun sayesinde atılır. Yılmaz Bey, subaydır. Kuzguncuk'ta oturur. Eşine ihracat fazlası ürünlerin satılacağı bir mağaza açar. Eşi bir süre çalıştıktan sonra, "Bu işte gelecek var Yılmaz." der. Yılmaz Bey de askeriyeden ayrılır ve Merter'de atölye açar. İsmet Usta'nın Yılmaz Bey'le tanışması bu süreçte gerçekleşir. İsmet usta, Yılmaz Bey'in istediği kalıpları beklenilenden iyi keser. Sonra beraber iş yaparlar. Yılmaz Bey, alır yürür... Koton gibi bir marka oluşturur. İsmet Usta'ya ise atölyesine geri dönmek düşer.
Tekstilin kalbinin attığı pek çok semtte dükkân açar kendine. Laleli, Merter, Küçükçekmece... 1970'lerin sonuna doğru, yeni gelişen bir semte, Bahçelievler'e gelir bir ahbabın tavsiyesiyle. Küçük bir sokakta, yine kalıpçılık, modelistlik yapacağı bir yandan da elbiseler dikeceği 40 metrekarelik bir atölye... İsmet usta 35 yıldır bu dükkânda. Semt sakinleri için az damatlık dikmemiş, ancak artık gözleri çok görmediği için ağırlıklı olarak tamirat işleri yapıyor. İnsanların kendisine gelip sipariş verdiği kıyafeti nasıl dikeceği yönünde akıl vermesine ise çok kızıyor. "70 yıllık terziyim, bana iş öğretecekseniz gelmeyin." diyor. Bu yüzden adı, Deli İsmet'e çıkmış. Kalıp çizip kesmeye ise hâlâ devam ediyor. Tekstil sektöründen tanıdığı pek çok ahbabı ondan başkasına kalıp kestirmiyormuş.
Deri işine de girer
İsmet ustanın 70 yıllık terziliğine sığdırdığı başka bir şey de Türkiye'de deri işine ilk giren kişi olması... Beyoğlu'nda Ermeni hemşehrisi ile çalıştığı yıllarda Yahudi bir tanıdıkları Türkiye'ye deriyi getirir. İlk işi de İsmet ustanın atölyesine verir. Derinin nasıl dikileceğini bilmeyen usta bir hayli uğraşır ama sonunda başarır. Hatta nâm salar sektörde ve ilk deri fabrikasından atölye başında durması için teklif alır. İsmet usta, kariyeri için önemli olan bu teklifi kabul eder. İşleri düzene sokar, deri kalıpları ve dikişlerinin kalitesini yükseltir. Ancak hak ettiği maaşı vermedikleri için anlaşamaz ve ayrılır. Derimod'un sahibi Ümit Zaim de orada muhasebecidir ve İsmet ustaya gelip "Beraber iş kuralım seninle?" der. İsmet usta kabul etmez bunu: "Ümit'ten iş çıkmaz gibi gelmişti. Ama baksana şimdi bir markanın sahibi." diye anlatıyor onu.
İsmet usta, pek çok markanın oluşum sürecine bizatihi tanıklık etmiş. Kendisinin Bahçelievler'de küçük bir terzi olarak kalmasını ise tamamen nasip olarak değerlendiriyor. "Kısmetimde büyük bir mağazanın sahibi olmak olsaydı olurdu zaten. Ama yokmuş. Bu yüzden hiç hayıflanmadım. Dostlar büyüdü, ben kaldım duygusuna hiç kapılmadım... Halimize şükür." diyor ve ilave ediyor: "Benim dükkânım, Koton'dan da Derimod'dan büyük. Beni açta açıkta bırakmadı. 5 çocuk okuttum."

İlk diplomalı terzilerden
İsmet ustanın dükkânında Terzilik Tekamül Enstitüsü'nden alınmış bir diploma asılı. Fakat diplomayı kendi isteğiyle almamış. Hikmet Tercan Urfalı bir genç tarafından 1967'de açılan bu okula davet edilmiş. Bir-iki derse girdikten sonra enstitünün sahibi Hikmet Bey'e, "Sizin anlattıklarınız ile bizim yaptıklarımız uyuşmuyor. der. O sırada Hikmet Bey'in diğer sınıfından iki öğrenci sınıfa girer ve 'Hocam, elbisenin kolunu anlattığınız şekilde monte edemiyoruz. Yanlışlık mı var?" diye sorar. İsmet usta, söze girer hemen, "Bunu kastediyordum, bu kol sizin anlattığınız şekilde elbiseye dikilmez." der. Hikmet Bey, çok sinir olur. 'Çok biliyorsan gel de sen yap!' der. İsmet usta, ustalığını konuşturur oracıkta ve diplomayı alır...
  

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder