Avrupa'da iyi dikiş bilmeyene tasarımcı derler


Yarım asırdan fazlaca bir süredir Türkiye'deki moda sektörüne yön veren, ama 'terzi' kimliğiyle anılmak isteyen biri Yıldırım Mayruk. Hayata gözlerini yumduğunda, 'Çok güzel diker, paragöz değil, terbiyeli' cümleleriyle hatırlanmak istiyor. Onun diktiği bir elbiseyi 35 yıl giyen müşterileri var.
78 yaşındaki ünlü terzi Yıldırım Mayruk yarım asırdan fazlaca bir süredir moda sektörünün içinde. Milim şaşmayan dikişleri ve onlarca yıl kullanılan elbiseleriyle moda camiasının duayenlerinden. Hafta içi Tekstil Tasarım öğrencilerine tecrübelerini aktarmak için Marmara Üniversitesi'ndeydi. Singer'in, 'Tasarım Odaları' projesi kapsamında dikiş makinelerini yenilediği sınıfta öğrencilerin tasarımlarını ve dikişlerini inceledikten sonra onlara tüyolar verdi ve birkaç eleştiride bulundu. Eleştirilerin çoğu öğrencilerin dikişleri üzerineydi. Zaten ülkemizde dikişe eskisi kadar önem verilmediği bir gerçek. Singer Genel Müdürü Sinem Kınran'ın verdiği bilgiler de bunu doğruluyor. 80'li yıllarda Singer makinelerinin satış rakamları 250 bini bulurken, geçtiğimiz yıl yalnızca 120 bin makine satılmış. Bu yüzden marka daha çok hobi pazarına yönelme gayretinde. Yani insanların ufak tamirler yapabileceği, aldıkları parçalara mini süslemeler kondurabileceği basit makineleri piyasaya sunuyorlar. Gençlere de dikişi sevdirmek için üniversite öğrencileri, halk eğitim merkezleri ve çeşitli dikiş kurslarındaki makineleri yeniliyorlar. Modacılarla gerçekleştirecekleri projenin ilk ayağında öğrenciler Yıldırım Mayruk'la birlikteydi. Biz de workshop sonrasında Mayruk'la görüştük ve dikişin inceliklerini konuştuk.
Workshop sırasında öğrencilerin dikişlerini eleştirdiniz. Gençler artık tasarıma dikişten daha mı fazla önem veririyor?
Gençler çok güzel tasarımlar yapmış, bazılarına hayran kaldım ama dikişleri güzel değil. Kendilerini geliştirecekler muhakkak ama dikiş çok önemli. Dikişi güzel olan bir elbise kaliteli durur ve uzun süreli giyilebilir.
Gömleğiniz çok sade ama üzerinde birer milim aralıklarla çekilmiş düz dikişler var. Bu, dikişe önem verdiğinizin bir göstergesi mi?
Zor olan her zaman düz olduğu için bugün Türkiye'de düz elbise dikilmiyor. Fakat dikişi güzel bir elbise senelerce giyilebilir. İki sene evvel, bir hanım elbisesini göstererek, 'Bunu tanıdın mı?' diye sordu bana. 'Benim elbisem mi?' dedim. 35 sene önce nişanı için diktiğimi söyledi. Gecenin en güzel elbiselerinden biriydi.
Dikişi miydi bu elbiseyi 35 yıl giyilebilir kılan?
Elbette. Milim şaşmamışız. Dikiş düzgünse elbise deforme olmaz. Biz kumaşa iplik çekerek, ütüleyerek başlarız işimize. Yamulmaz elbise. Tabii bu meziyet değil. Atölyesi olan herkes iyi dikmek zorunda.
Çok ünlü diye tabir edilen modacılar bile terzilikten gocunuyor, 'Biz terzi değil, modacıyız' diyorlar.
Dikiş bilgisi olmayan insan çizgi de çizemez. Çünkü her çizilen şey dikilemez. Avrupa'da bu işi iyi yapanlara Fransızca 'couturier' (terzi), bilmeyenlere designer (tasarımcı) diyorlar. Yves Saint Lauren gelmiş geçmiş en iyi modacılardan biridir. Adının önünde parantez içinde couturier yazar.
Peki, siz hayata gözlerinizi yumduğunuzda isminizin önünde hangi sıfat olmasını istersiniz?
Benim için üç şey söylüyorlar. Terbiyeli, paragöz değil ve çok güzel diker. Bunlarla anılırsam çok sevinirim ama insanlar her şeyi çabuk unutur.
Anneniz kırılgan bir çocuk olduğunuzu düşündüğü için terzi olmanızı istememiş. Bunca yıllık terzilik hayatınız kırılgan kimliğinizi törpüledi mi?
Hep kırılganım ben. Çok kırılırım ama belli etmem.
En çok ne kırıyor sizi?
Terbiyesizlik ve saygısızlık. Bunları bilmeden yetiştirilmiş birçok insan var. Çok hassas olduğum için bilmeden kırıyorlar beni, içime atıyorum.
Bu yüzden mi "İnsanlara hep güvenirim hep de aldanırım. Bir tek Barbaros'ta (Şansal) aldanmadım." diyorsunuz?
Bütün ilişkiler çıkara dayalı artık. İyi dostlarım da var ama Barbaros'a çok güveniyorum.
Bir insan ne kadar başarılı olsa da eksik yanları da vardır. Barbaros Şansal sizin hangi eksik yanınızı tamamlıyor?
Barbaros, çok zekidir. İşimizin teknik kısmıyla ilgilenir. Ama o, iş yaptırmayı seven bir tiptir. Ben kendi işimi kendim yaparım. Barbaros ise işe başlar, çizer ama sonra takip etmez. Kanımı kurutur benim, hep ben takip ederim işi.

Sayenizde eşime bir kez daha âşık oldum

Hâlâ elbise dikiyor musunuz peki?
Size bir günümü anlatayım. Sabah atölyeye gelip biçkimi yapar, ardından provaya geçerim. Provadan çıkan elbiseyi mankende düzeltip elemanlarıma verir, bitene kadar da o işi takip ederim. En son kontrol edip müşteriye giydirip teslim ediyorum.
Keşke onun kadar güzel dikebilseydim dediğiniz bir modacı var mı?
Ne zaman Yves Saint Laurent defilesini izlesem ağlardım. Ama ben hiçbir zaman 'oldum' lafını kullanmadım. Hep daha iyisini yapmak için çalıştım.


Muhteşem bir dikiş görüyorsunuz çünkü, müthiş modeller. Bazen her yerde olan modeller onda da çıkıyor ama onunkiler bir prensesin kıyafetleri kadar güzel oluyordu. Dikiş işte... Bir kıyafeti, bir insanı öyle güzel yapıyor.
Diktiğiniz bir elbiseyle ilgili unutamadığınız bir yorum var mı?
Geçenlerde bir beyefendinin eşine, kızlarının düğünü için bir elbise diktim. Geldi baktı. "Bu elbise, yılın değil 15 senenin en iyi elbisesi. Karıma bir kez daha âşık oldum sayenizde." dedi.

Babam hafız ablalarım başörtülü

Öğrencilerle konuştuğunuz sırada başörtülü öğrencilerin dekolte çizmesinden yakındığınızı ifade ettiniz.
Evet, birçoğu dekolte çiziyor. Hâlbuki insan iyi anladığı kesime tasarım yaparsa daha başarılı olabilir.
Siz muhafazakâr kadınlara dikerken neye dikkat ediyorsunuz?
Önce şunu söyleyeyim. Bu memlekette sokakta giyilmeyecek kadar miniyle dolaşan insanlar varsa başını örten insanlar da olacak. Benim babam hafız bir subaydı. Çok güzel Kur'an okurdu. İki de ablam var, hacca gittiler ve başlarını kapattılar. Dolayısıyla başörtüsü bana hiç uzak değil. Muhafazakâr kadınların ne istediklerini çok iyi biliyorum.
Ne istiyorlar?
Vücut hatları belli olmayacak. Kollar uzun olacak. Yaka açılmayacak. Başka bir şey yok. Ama ben muhafazakâr dediğimiz birçok hanım görüyorum. Askılı elbisenin içine uzun kollu tişört giyerek sokağa çıkıyorlar. Veyahut da çok dar, bütün vücut hatlarını belli eden elbiseler giyiyorlar. Ben öyle bir muhafazakârlığı kabul etmiyorum.
  

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder