Belçikalı çocuklar dikiş nakış kafelerine gidiyor


 HATICE AVCI , TURNHOUT

İstediği kıyafeti mağazalarda bulamayan veya başkalarından farklı giyinmek isteyen Belçikalılar yaşlı genç demeden ülkedeki ‘dikiş nakış kafe’lerine akın ediyor. Moda alanında dünyaca ünü olan Belçika’da özellikle çocukların da dikişe merak salmaları ise dikkat çekiyor.

Dünyayı etkisi altına alan ve birçok tüketiciye hitap eden H&M, ZARA ve Mango gibi giyim mağazalarında istediklerini bulamayan veya ‘farklı’ bir şeyler arayan Belçikalılar çareyi kendi elbiselerini dikmekte buluyor. Ülkede son yıllarda Singer ve Bernina gibi dünyaca ünlü dikiş makinesi üreticilerin satışları ise yüzde 25’lik oranlarla artıyor. 2000 yıllarında birçok dikiş makinesi satıcıları düşen talep yüzünden kepenk kapatmak zorunda kalmıştı. Öyle ki dikiş makinesi almak isteyen insanlar özel satış mağazaları bulmakta zorlanıyordu. Ancak moda alanında dünyaca ünlü tasarımcıları bulunan Belçika’ya yeni trendlerin gelmesiyle bu durum değişiyor. 

Yüzlerce Euro verip bir dikiş makinesi alamayan veya almak istemeyen ancak dikişe merak salan vatandaşlar için özel ‘dikiş nakış kafe’leri bulunuyor. Bu mekânlara ‘kafe’ deniliyor çünkü girildiğinde bir ‘internet kafe’sini andırıyor. Sadece bilgisayarlar yerine on tane dikiş makinesi bulunuyor. Klavye sesleri yerine ise dikiş makinelerinin sesleri arkada çalan radyo sesiyle karışıyor. Kullanım ve ücret sistemi de aynı. Saatlik 7 Euro verip istenilen makine kullanılabiliyor. İsteğe bağlı da içecek de sipariş verip tüketilebiliyor.
Ülkede dikiş nakış kafelerine ilgi çok büyük. Öyle ki ekonomik kriz içerisinde olan ülkede yıllardır faaliyete devam eden dikiş kafeleri bile var. İlki 2007 yıllarında Hollanda sınırına yakın bir şehir olan Turnhout’ta açılmış. Buda bir tesadüf değil zira ilham komşu ülke olan Hollanda’dan alınmış. Benzeri kafeler artık Belçika’nın diğer şehirlerinde ve Fransa’nın yanı sıra Almanya gibi komşu ülkelerde de yaygın.  Dikiş nakış kafelerine de 7’de 77’e herkes rağbet gösteriyor. Öyle ki yeni okul döneminin ilk tatilinde kampa gitmek yerine ‘dikiş nakış stajı’na gelmeyi tercih eden Belçikalı çocuklar bile var. Oysa tekstil ve hazır giyim sektörünü Belçika kültürünün bir parçası ve dikiş nakış ‘ninelerin uğraştığı bir iş’ olarak görülüyordu. 
“Başkalarında olmayan elbiseler istiyorum”
Zamane çocuklarının niçin tekrar dikiş nakışa merak saldıkları dikkatimizi çekti ve Belçika’daki ilk dikiş nakış kafesi Turnhout’un yolunu tuttuk. Kafeye girdiğimizde dörtgen şeklinde konulan masalar üzerindeki dikiş makinelerine odaklanmış 10 çocuk gözümüze çarpıyor. Duvarlardaki ‘kafe’ yazıları ve ışıklı ortam bir internet kafesini andırıyor. Ancak duvarlardaki raflarda bulunan rengarenk kumaşlar ve duvarlara asılan elbiseler yine de başka bir hava estiriyor. 
Öte yandan çocuklar hariç tek bir yetişkin bulunuyor mekânda, kafenin sahibesi Nicole Schenck. “Başka günlerde burada yetişkinler oluyor. Yaşlı genç gelenler oluyor. Çoğu mağazalarda istediklerini bulamıyor veya bir hobi olarak dikişle ilgileniyor. Ancak şimdi tatil dönemi çocuklara özel dikiş stajları var. Bu yüzden bugün hiç yetişkin yok.” şeklinde sözlerle Schenck duruma açıklık getiriyor. Pek anlamıyoruz ancak çocukların ellerinden dikiş makinelerinin altından geçen kumaş parçalarının sonuç olarak etek, elbise veya pantolon olacağını tahmin edebiliyoruz. Harıl harıl dikiş yapan çocuklara sabah 10 gibi başlayan stajda önce dikiş alıştırmaları yaptırılıyor ve daha sonra seçtikleri bir kıyafet diktiriliyor. Zorlandıkları yerlerde Schenck yardımcı oluyor. Ancak mekânda bulunan yaşça küçük bir çocuk gözümüze çarpıyor. Zira usta bir dikiş nakışçı gibi makinenin ayarını yaparak bir kumaş üzerine dikiş yapıyor. Dokuz yaşındaki Elisa Clissen’e kendisini buraya çeken sebebi soruyoruz. “Yedi yaşımdan beri dikiş yapıyorum. Çok sevdiğim için annem buraya gelmemi istedi. Dördüncü kez katılıyorum staja. Daha önceden bir kazak ve elbise yapmıştım. Annem yakında evlenecek onun düğününde giymek için kendime bir elbise yapıyorum” şeklinde sözlerle şaşırtıyor küçük Elisa. Schenck ise bu durumun pek de şaşırtıcı olmadığını ve birkaç yıl önce 7 yaşındaki bir kızın kendisi için beyaz bir elbise diktiğini anlatıyor. 
Öte yandan sadece dikişe yatkınlıkları veya daha önceden merakı olan çocukların dikiş stajına gelmediğini de paylaşan Schenck, “Burada tecrübeleri olmayan ve bu yüzden parmağına dikiş atılan çocuklarda gördüm ama hepsi kendileri bir elbise yapmanın mutluluğu içinde akşam olunca buradan ayrılıyor” sözlerine yer veriyor. Daha önceden hiç dikiş yapmamış olan çocuklardan bir tanesi ise 14 yaşındaki Luna Janssen. “Başkalarından farklı olmayı seviyorum. Başkalarında olmayan elbiseler istiyorum ama annemin dikiş hakkında pek bilgisi yok o yüzden beni buraya gönderdi. Kendime bir etek yapıyorum bakalım akşama bitecek mi.” şeklinde konuşan Janssen gün sonunda bize mutluluk içinde diktiği eteğini gösteriyor ve bir sonraki gün başka bir elbisenin bir parçasını yapacağını anlatıyor. 
Janssen’in arkadaşlarından da kendisi sayesinde dikişe merak salanlar olmuş. Aynısını 13 yaşındaki Nore Maes de anlatıyor. Tiyatro, dans, müzik ve çizim gibi alanlarda da kültürel faaliyetlere katılan küçük Nore, “Geçtiğimiz yıl bir etek yapmıştım. O çok hoştu. Onun aynısını yapmaya geldim bu yıl. Yanımda bir arkadaşım da geldi. Dikişi bir hobi olarak devam ettirmek istiyorum” diyor. Saatler ilerledikçe kumaş parçaları daha da şekilleniyor. Arada sırada biçimlenen kıyafetler ayna önüne geçilerek deneniyor. Gün sonunda bazı çocuklar gururla hazır hale gelen kıyafetlerini gösterirken bir sonraki gün dikecekleri elbiseleri düşlüyor. 
Eşi dikişten anlamadığı için kafeye gelen Türk
Türk kültüründe de dikiş nakışın yeri ayrıdır. Belçika’daki birçok Türk (asıllı) bayanda küçük de olsa bir dikiş makinesinin bulunduğu biliniyor. Ama yinede günün sonunda merak edip Nicole Schenck’e Türk (asıllı) meraklılar (çocuklar veya yetişkinler) da geliyor mu kafenize diye soruyoruz. Schenck’ten beklemediğimiz bir cevap alıyoruz. Zira Schenck Türk bayanların değil de bir Türk erkeğinin kafeye geldiğini anlatıyor ve ekliyor, “Kendisi evlilik yoluyla Belçika’ya gelmiş ve kıyafetinin bir yerinin düzeltilmesi gerekiyormuş. Belçikalı eşi dikişten anlamadığı için kendisi kafemize geldi ve dikiş yaptı.” 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder